Annie are you OK? (Eni Vici Vokke) şarkısındaki Annie Kim?

Michael Jackson ’ın efsanevi şarkısı Smooth Criminal ‘ın meşhur kızı Annie Are You OK? daki Annie den bahsedeceğiz.

Michael Jackson’ın efsanevi şarkısı Smooth Criminal‘ı bilmeyen yoktur. 7. stüdyo albümü olan Bad‘in en meşhur parçalarından birisi olan bu şarkıyla ilgili o kadar çok ilginç şey var ki… Örneğin kütleçekimine karşı eğilme hareketinin fiziğiyle ilgili başlı başına ayrı bir yazımız mevcut. Ama bugün, şarkının en bilindik kısımlarından birine, “Annie are you OK?” sorusuna odaklanacağız. Ya da bizim memlekette bilindiği şekliyle: “Enni vici vokki”.

Michael Jackson tarafından tam 42 defa sorulan bu soru, aslında “Annie, iyi misin?” sorusuna karşılık geliyor. Hiç düşündünüz mü, kim bu Annie?

Annie’nin Jackson tarafından uydurulmuş bir karakter olduğunu düşünebilirsiniz ama değil. Aslına bakarsanız, “Annie are you OK?” sorusu bile şarkıcıya ait değil. Bu soru, “Resusci Annie” veya “CPR Annie” olarak bilinen oyuncak bebekten geliyor. Yani sunni teneffüs eğitimlerinde kullanılan meşhur maketten…

Sen Nehri’nin Bilinmeyen Kadını

19. yüzyılın sonlarında, Sen Nehri’nin kıyılarına ölü bir kız çocuğunun bedeni vurdu. L’lnconnue de la Seine, yani “Sen (Nehri’nin) Bilinmeyen Kadını” olarak adlandırılan ve 16 yaşında öldüğü tahmin edilen bu bedenin neden orada olduğunu, kim olduğunu, neden boğulduğunu kimse bilmiyordu.[1] O dönemde Dünya çapında görülen faili meçhul cinayetlerden bir diğeri olabilirdi, belki de bir kadın canına kıymaya karar vermişti veya yanlışlıkla nehre düşmüştü… Kimse bilmiyordu. Vücudunda hiçbir iz yoktu, dolayısıyla intihar olduğu sonucuna varıldı.[2] Tabii belki de, Michael Jackson’ın ima ettiği gibi bir “Smooth Criminal”, yani “pürüzsüz, hatasız, ardında hiçbir ipucu bırakmayan bir katil” de olabilirdi, bu sırrı çözmemiz asla mümkün olmayacaktı. Ancak insanların bilmediği bir diğer şey vardı: Bu kız çocuğu, çok yakın bir gelecekte yüzlerce değil, binlerce değil, milyonlarca insanın hayatını kurtaracaktı!

Çocuğun bedeni sudan çıkarıldıktan sonra Paris şehrinde bir morga götürüldü ve kimliği belirlenemeyen diğer cesetlerle yan yana koyularak, halka sergilendi. Umulan, kızı tanıyan birinin çıkmasıydı; ama kimse çıkmadı. Günümüzde bu tür bir uygulama artık o kadar yapılmıyor (en azından o zamanki kadar halka açık şekillerde yapılmıyor); ancak o dönemlerde kimliksiz bedenlerin sergilenmesi Paris’te çok popülerdi; hatta turistik bir etkinlik olduğunu bile söylemek mümkün.

Paris morglarında halka açık ölü beden sergilerine bir örnek. Kaynak: G. Garitan

Bu çocuğun yüzüne bakanlar, son derece huzurlu bir ölüm yaşadığı izlenimine kapıldılar. Bilinmeyen Kadın, belli belirsiz gülümseyerek ölmüş gibiydi:

Sen Nehri'nin Bilinmeyen Kadını'nın fotoğrafı

Hikayeye göre, cesedi gören morg görevlilerinden bir tanesi ondan öylesine etkilendi ki, yüzüne plaster döküp kalıbını çıkardı ve bundan bir maske üretti (bazı diğerlerine göreyse bu maske, Alman bir maske üreticisinin kızına aitti). Bunu aşağıda görebilirsiniz:

L'Inconnue maskesi Kaynak: Journal of Paediatrics and Child Health

Boğulmuş Mona Lisa

Ve tüketim çılgınlığı, o anda başladı. Maskeden üretilen kopyalar, kısa sürede Paris’teki birçok dükkanda satılmaya başlandı. Oradan Almanya’ya sıçradı, oradan da tüm Avrupa’ya… Kısa bir süre içerisinde “L’Inconnue”, yani Bilinmeyen Kadın’ın yarım gülümsemeyle ölmüş yüzü, evlerde dekoratif süs olarak kullanılmaya başlandı. Sanatçılar atölyelerine yerleştirdiler, onu hareketsiz ve sessiz bir model olarak kullandılar. Cesedin popülaritesi öylesine arttı ki, meşhur yazar ve filozof Albert Camus, onun güzelliğini “boğulmuş Mona Lisa” olarak tanımladı. Şairler ve yazarlar, onu konu edinen yazılar yazdılar ve kısa sürede kim olduğu bilinmeyen bu karakter, kötü bir şans ile suyun ağırlığı altında kalmış, kalbi kırık bir kadın kahramana dönüştü.

L'Inconnue'yü bir model olarak kullanan bir ressam Kaynak: AH Folsom (c. 1890)

Ne yazık ki bu sırada insanların aklından tam olarak neler geçtiğine dair pek bir somut kanıt yok. Yani neden bu kız çocuğunun ölümünden bu kadar etkilendiler ve nasıl böylesine büyük bir pop ikonu haline geldi bilmek zor. Kimilerine göre suda ölüm romantik bir kavram olarak görülüyordu ve bu kız çocuğu onu temsil ediyordu. Müze arşivcisi Héléne Pinet, 2007’de The Guardian‘a şöyle diyor:

” Hakkındaki gerçekler o kadar belirsizdi ki, her yazar, istediği her şeyi o pürüzsüz yüze yansıtabilirdi. Suda ölüm çok romantik bir kavramdı. Ölüm, su ve kadın… Baştan çıkarıcı bir kombinasyondu. “

Ama nedeni her ne olursa olsun, o kadar meşhur olmuştu ki, Alman gençleri yüzlerini onun gibi yapmaya çalışıyorlardı. O dönemlerde bir eleştirmen, cesedin yüz hatlarını absürt bir şekilde “çağın erotik idolü” olarak tanımlamıştı.

Anne Doğuyor

Tarihler 1950’lere geldiğinde, cesedin yüzü yeni bir popülarite dalgasıyla yükselişe geçecekti. Ancak bu defaki, popüler kültürün bir parçası olmayacaktı.

Norveç’ten Asmund Laerdal isimli bir oyuncak üreticisi, o güne kadar tahtadan ürettikleri oyuncaklar yerine plastikten oyuncaklar üretmek istiyordu. Bu amaçla yaptığı denemeler sonucunda, “Anne” adını verdiği, gözleri kapalı bir şekilde uyuyan, doğal görünümlü saçlara sahip bir oyuncak bebek üretti. Savaş sonrasında bu oyuncak, Norveç’te “yılın oyuncağı” bile seçildi! Ancak Anne, henüz bizim “Bilinmeyen Kadın”ımız ile tanışmamıştı.

Asmund Laerdal Kaynak: Safar/J. WAEDM

Bir gün Laerdal’in 2 yaşındaki oğlu Tore, neredeyse boğularak ölüyordu. Oğlunun boğulmakta olduğunu gören babası, engelli oğlunu sudan çıkardı ve göğsüne vura vura suyu vücudundan atmayı başardı. Eğer bunu yapmamış olsaydı, oğlu ölecekti.

Bundan birkaç yıl sonra nefes alamayan veya kalbi durmuş kişilere yapılması gereken müdahaleler konusunda tıp öğrencilerini eğitmek için oyuncak bebeklere ihtiyacı olduğunu söyleyen bir grup anesteziyolog, Laerdal’in şirketiyle anlaştılar. Tıp grubu içerisinde Peter Safar isimli hekim de vardı. Safar, meşhur CPR, yani cardiopulmonary resuscitation, yani Türkçe tabiriyle suni tenefüs veya kalp masajı uygulamasının babasıydı. Laerdal, bu yöntemi eğitmekte kullanılabilecek, insan boyutunda maketler üretmek için kolları sıvadı.

Tarihte üretilmiş en başarılı hasta simülatörü

Minyatür araba ve oyuncak bebek üretmeye alışmış bir oyuncakçı için, kalp masajının fiziksel karmaşıklığını güvenilir bir şekilde gösterebilen, gerçekçi ve işlevsel bir manken yapmak zordu. Vücut kısmını çok zorlanmadan halletti; ancak yüzü neye benzeyecekti? Sonuçta bu, ölmekte olan biriydi ama eğitim görecek insanları çok da korkutmak istemiyordu. Yüz hakkında düşünürken, kayınvalidesinin evindeki duvarda asılı olan bir maket aklına geldi. Maketin yüzünde gizemli bir yarı gülümseme vardı. İşte o yüz, L’lnconnue de la Seine, yani Sen Nehri’nin Bilinmeyen Kadını’ydı!

Laerdal, maketin yüzünü onun yüzüne benzetti, ama ismi değiştirmedi: Anne. Maketin göğsü, basınç altında büzüşerek gerçek bir insan vücudunu taklit ediyordu. Ve ağızdan ağza suni solunum yapmayı sağlayan biçimde, açık bir ağzı vardı. Maketin bir kadın olması önemliydi, çünkü 1960’larda çoğu erkek olan öğrencilerin, erkek bir maketin dudaklarına dokunmak istemeyeceğinden endişe ediyordu. Çok mantıklı değil mi? Erkekler belki erkek dudağına ağızlarını götürmezler diye, 16 yaşındaki bir kızdan ilham almak…

Laerdal, Resusci Anne ile birlikte Kaynak: Laerdal

Nihayet Resusci Anne adı verilen bu maket, kısa sürede piyasayı alt üst etti. Öyle ki, tarihte üretilmiş en başarılı hasta simülatörü olma unvanına erişti. Sydney’deki Westmead Çocuk Hastanesinden pediatrik yoğun bakım uzmanı Marino Festa şöyle söylüyor:

” Bu mankenin etkisi muazzam oldu. Anne, başlangıçta Laerdal tarafından savunulduğu gibi, sağlık hizmetlerinde kullanılan simülasyonların vitrin yüzüdür. “

Dudaklarına en çok dudak götürülen surat

Bu maket üzerinde eğitim gören uzmanlar sayesinde bugüne kadar belki de yüz milyonlarca insanın hayatının kurtulduğu düşünülüyor. Ve bu muazzam sayı, Anne ya da sonradan kullanılan ismiyle Annie isimli bu maketi, dudaklarına en çok dudak götürülen surat yapıyor.

Festa’ya göre, Resusci Anne’in hayata benzer yüz özelliklerinin bir araya getirmesi, kalp masajı eğitiminin gerçekçiliğini arttırmaya yardımcı olarak, hem klinisyenler hem de meslekten olmayan kişiler için CPR eğitimini daha yoğun ve stresli hale getirirken, aynı zamanda tekniğin hatırlanmasına yardımcı olan sonuç olarak daha akılda kalıcı hale getirdi. Festa Science Alert‘e verdiği demeçte şöyle söylüyor:

” Simülasyon eğitimi, gerçek durumuna aktarılabilen unutulmaz öğrenmeyi yaratmak için ‘gerekli gerçekçiliğin’ önemini gösteriyordu. Resusci Anne, bunu anlamamıza yardımcı oldu.  “

CPR müdahalesinde bulunmadan önce hastaya iyi olup olmadıklarını sormanız gerekiyor. Diyelim ki hastanın ismi Annie… “Annie, iyi misin?” demeniz gerekiyor ki, nefes alıp alamadığını öğrenebilin.

“Annie, iyi misin?”

“Annie, are you OK?”

Ve işte 150 yıl önce boğularak ölen ve kimliği tanımlayamayan bir kız çocuğu, yüzündeki gizemli gülümseme nedeniyle öncelikle popüler kültürde bir ikon haline geldi; ancak pop kültürün laçkalaştırdığı milyonlarca nesne olmanın ötesine geçerek, maharetli bir oyuncak ustasının ve insanlık için iyi bir şeyler yapma peşinde koşan bilim insanlarının ellerinde, yüz milyonlarca insana can veren bir araca dönüştü.

Hikaye Sahte Olabilir mi?

Tabii ki bunun bir halk efsanesi olduğunu düşünenler de yok değil. Onların iddiasına göre, evleri süsleyecek kadar huzurlu bir yüzün, boğularak ölmüş bir kız çocuğuna ait olması mümkün değil. Boğulma olayı, genelde cesetlerin vücudunu bozan, şişmelerine neden olan ve yaralanmalara sebep olan, son derece vahşi bir olay. Kimine göre bu yüz, yaşayan bir mankene ait; ancak sonradan bu kızın ölümüyle ilişkilendirildi. Tam hikayeyi belki de hiçbir zaman öğrenemeyeceğiz, çünkü bu hikayenin aslını öğrenmek isteyenler bile, çoğu zaman asırların karanlığında elleri boş dönebiliyorlar.

Araştırmalarının bir parçası olarak Paris’e seyehat eden Sydney Üniversitesi Tıp Fakültesinden çocuk doktoru ve eğitimci Megan Phelps gibi, L’lnconnue’un tarihini bağımsız olarak inceleyen kişiler için gizemin zenginliği, konuyla ilgili ödülün ta kendisidir. Phelps, Science Alert‘e şöyle diyor:

” Hikayesi hakkında daha fazla bilgi edinmenin zorlukları ve kültürel bir simge olarak etkisi, onu benim için daha önemli hale getirdi. O, benim için esrarengiz bir figür oldu ve beni götürdüğü mecazi ve gerçek yolculuklardan çok keyif aldım. “

Diğerleri, ünlü maskenin nasıl ortaya çıktığına dair alternatif bir olaylar zinciri sunuyor: Belki de ölü kız, aslında maskenin orijinal temeliydi; ancak özellikler, kasıtlı olarak, boğulma ve ölümün kusurunu gizlemek için, baskı alındıktan sonra estetik açıdan daha hoş bir görünüme dönüştürüldü.

Belki de her iki senaryonun bir melezidir gerçek olan: L’lnconnue, yaşarken kalıpçıya poz verdi ve ancak daha sonra kendini boğdu. Bu noktada maske meşhur oldu ve etrafında bir efsane büyüdü.

Bugün, L’lnconnue’un kalıntılarının işaretsiz bir yoksulun mezarına atıldığı düşünülüyor ve dönemin polis kayıtları, bu gizemli kızdan hiç bahsetmiyor. Phelps, şöyle diyor:

” Genç kadının kim olduğunu asla bileceğimizi sanmıyorum. Onun bir sanatçının modeli olduğundan şüpheleniyorum ve imajı, çizim kopyalama pratiği için kullanılacak bir maske oluşturmak için kullanılıyordu. “

Ama belki de bu tür kültürel anlatılarda önemli olan spesifik olarak o maskenin nereden geldiği değildir, o maskenin hangi sembole dönüştüğü ve ne anlama geldiğidir. O maske, artık tek bir insana ait değil, insanlığa mâl olmuş, nicelerini hayata bağlamış, kültürel evrimin bir parçası oldu. Ve o yüze baktığımızda, artık nehirde boğulmuş bir kız çocuğunu değil, modern tıbbın zaferlerinden birisi sayesinde ölümün eşiğinden dönüp sevdiklerine bağlanmış milyonları görmeliyiz.

Şarkıyı tekrar dinlemek için

Youtube kanalımızdan bizleri takip edebilirsiniz.

TEKNOKODİ

Kaynaklar

İlgili Yazılar