NFT (Non-Fungible Token / Nitelikli Fikri Tapu) Nedir?

nft, NFT (Non-Fungible Token) Nedir, Non-Fungible Token

Son dönemde haberlerde veya internette bolca adını duymuş olabileceğiniz “NFT”, yani “Non-Fungible Tokens” kavramını Türkçeye Nitelikli Fikri Tapu olarak çevirebiliriz. “Misli ürünler”, yerine yenisini koyabileceğiniz ürünlerdir. Örneğin mutfağınızda 1 kilogram un varsa, bu un tükendiğinde markete gidip, onunla eşdeğer olan (“değer” bakımından özünde farklı olmayan) 1 kilogram daha un alabilirsiniz. Ama evinizde (veya müzenizde) Van Gogh’un Yıldızlı Gece‘si varsa, bunu çaldırmanız halinde yerine değer olarak onunla aynı bir çizimi koymanız imkânsızdır. O üründen Dünya’da 1 tane vardır. İşte yerine yenisi konulamayacak ürünlere “misli-olmayan” anlamında “gayrı-misli” ürünler denir. Elbette bu iki ucun arasında gri bir bölge de vardır: Örneğin Porsche 916’nız varsa, teknik olarak yerini doldurabilirsiniz; ancak Dünya’da bu arabadan, tekrar üretilmemek üzere, sadece 11 tane üretilmiştir ve dolayısıyla kaybınızın yerini doldurmak epey zor olacaktır. Sonuç olarak, dijital sanat eserlerinin kriptoparalarla alınıp satılmasına dayalı olan NFT kültürü, “gayrı-misli ürünler” ile ilgilenmektedir. Yani bunlardan 1 tanesine sahipseniz, oldukça eşsiz bir ürüne sahipsiniz demektir.

Tanımın ikinci kısmı olan “jetonları” anlayabilmek için, blockchain (“blokzincir”) teknolojisine kısaca bir bakış atmamız gerekir. Ancak bu teknik tarafa geçmeden önce, NFT dendiğinde ne düşünmeniz gerektiğini ve internette duymuş olabileceğiniz “1 tweet 2.5 milyon dolara satıldı.” veya “1 dijital resim 69.3 milyon dolara satıldı.” gibi haberlere nasıl anlam verebileceğinize yönelik hızlı bir bilgi verelim. Eğer vaktiniz yoksa, 1 dakikada işin özetini aşağıdaki videodan alabilirsiniz:

Bir İnsan Neden NFT’lere Para Öder ki?

Şöyle düşünün: Eğer hayatınızda bir süre bilgisayar oyunu oynadıysanız ve oyuna kendinizi kaptırdıysanız, özellikle de çevirimiçi (online) oyunlarda karakterinize “skin” (kıyafet) veya özel silahlar (ya da genel olarak “item”lar) almışsınızdır. İşte NFT, özünde budur! Bir düşünün: Oyunda aldığınız bir kıyafet veya silahınızın alevli olması ne işe yarıyor? Görünürde neredeyse hiçbir işe yaramıyor; ama yine de alıyorsunuz! Neden? Çünkü o oyun dünyası sizin için değerli ve bu yüzden, belki “övünmek” haricinde hiçbir işe yaramayacak olsa da, o ürünler üzerine para harcamayı göze alıyorsunuz.

Tabii sıkı oyun fanatikleri, kimi zaman “skin”lerin veya özel “item”ların karakterlere çeşitli özellikler kazandırabileceğini, dolayısıyla tamamen de işlevsiz olmadığını bilecektir. Bu, NFT için de geçerlidir: NFT olarak alınıp satılabilecek dijital ürünler, her zaman işlevsiz olmak zorunda değildir. Örneğin Burger King gibi bir firma, “altın hamburger” gibi bir NFT üretip, bunu satacak olursa, o NFT’nin sahibi ömür boyu Burger King’de ücretsiz yemek yiyebilir. Bu, o NFT’nin sahibine eşsiz bir güç kazandıracaktır.

NFT’ye Yatırım, Sanata Yatırımdan Farksız!

Bunu daha iyi anlamak için, sanat eserlerini düşünün. Zenginler borsa veya değerli madenlerin yanı sıra tablolara da yatırım yaparlar; çünkü o eşsiz ürünler, on yıllarca, hatta kimi zaman asırlarca kültürümüzdeki değerini koruyabilirler. Zenginler arası sanat ticaretinin problemlerini bir diğer yazıda daha detaylıca işleriz; ancak özünde sanat, hem vergi avantajları elde edebilmek, hem prestij kazanabilmek, hem de estetik duyguları tatmin etmek gibi pragmatik nedenlerle oldukça önemli bir yatırım aracıdır. Bunun dijital versiyonu olan NFT’ler de aynı özelliğe sahip olacaktır.

nft tablo beeple

Bir Tweet veya Görsele Sağ Tıklar, Kaydederim!

Burada soruyor olabilirsiniz: “İyi ama, dijital bir eser, mesela bir tweet ya da bir fotoğraf nasıl eşsiz olabilir ki? Tek tıkla kopyalanabiliyor!” Sonuçta Mona Lisa‘yı tekrar çizemezsiniz veya cep telefonu ile fotoğrafını çekecek olsanız veya internetten fotoğrafını indirecek olsanız, bunun hiçbir değeri olmayacaktır; ancak yine estetik duygularınızı tatmin edebilirsiniz, diğer temel özelliklerinden faydalanabilirsiniz. Neden bu tür bir dijital ürüne milyonlarca dolar ödemek isteyelim ki? Ya kopyalanırsa ve tüm değerini kaybederse?

İşte bunu önleyen ve dijital ürünlere de fiziksel ürünler gibi nadirlikten kaynaklanan değer kazandıran unsur, “blockchain/blokzincir teknolojisi”dir! Aşağıda biraz daha detaylı işleyeceğiz; ancak işin özünü şöyle anlayabilirsiniz: Blokzincir teknolojisinin eşsiz kriptografik ve dağıtık özellikleri sayesinde; eser sahipleri, dijital ürünlerini de eşsiz bir imzayla işaretleyebilmektedir. Böylece başkaları o tweet’e veya fotoğrafa, tıpkı sizin Mona Lisa‘nın fotoğrafını çekmeniz gibi erişebilse de, nasıl ki siz o fotoğrafın “gerçek Mona Lisa olduğunu” iddia edemiyorsanız, diğerleri de sizin sahip olduğunuz NFT’nin üzerinde hak iddia edemeyecektir. Yani siz, eser sahibi tarafından “ürünün orijinali” olarak ilan edilen “gerçek dijital kopyaya” sahip oluyorsunuz!

Bunun insan kültüründe yaratabileceği devrimi görebiliyor musunuz? Çocukluğumuzun futbolcu kartları, Pokemon oyuncakları veya tasoları gibi “değerli, biriktirilebilir ürünleri” gibi, internetin her köşesinde bulunan dijital ürünlerin orijinallerine maddi değer biçilmesinden söz ediyoruz! “İlk tweet”, “ilk video”, “en çok izlenen TikTok” veya herhangi bir sanatçının dijital eserleri, oyunlar, akademik veya popüler makaleler ve aklınıza gelebilecek diğer tüm dijital ürünler, NFT sayesinde alınıp satılabilecek ve bunlar, yepyeni bir piyasa yaratacaktır.

Örneğin şu anda okuduğunuz bu yazıyı “değerli” buluyorsanız ve sizin gibi birçok diğer insan da bu tür eserlerin orijinallerini “değerli” buluyorsa, o şey “değerli” demektir! Çünkü altının, elmasın, gümüşün, Amerikan Doları’nın veya madeni bir Türk Lirası’nın aslında hiçbir değeri yoktur: Bu değer, toplumun ve devletlerin ona değer biçmesinden ve sosyoekonomik sistemlerine dâhil etmeyi kabullenmesinden gelir. Eğer yeterince kişi NFT’lere veya krem peynire değer verirse, onlar da toplumda sıra dışı bir değer kazanacaktır. Örneğin altının değeriyle ilgili olarak buradaki yazımızı okuyabilirsiniz veya Lâle Devri’nde lâle gibi sıradan sayılabilecek bir bitkinin toplum içinde muazzam bir değere erişmesini düşünebilirsiniz.

Buraya kadar anlattıklarımızı özetleyecek olursak: NFT sayesinde oyunlardaki “skin satın alma” mantığı, dijital dünyadaki her bir ürüne uygulanabilir olacaktır! Bu ürünlerin hepsi, diğerleri kadar pahalı veya değerli olmayacak; tıpkı oyunlardaki her “item”ın eşit değerde olmaması gibi… Ancak NFT piyasası içerisinde, her dijital ürün kendi değerini bulacak veya yaratacaktır. Elbette burada serbest piyasa ekonomisinin rasyonalitesi ve etiği hakkında çok derin bir inceleme yapmayacağız; bunları okura bırakıyoruz.

Şimdi, blokzincirin NFT’lere nasıl güç verdiğine bir bakalım.

nft blockchain

Blokzincir Nedir?

Genellikle kriptoparalar ile ilişkilendirilen blokzincir (İng: “blockchain”) teknolojisi, aslında özünde üçüncü bir kişiye ihtiyaç duymaksızın, iki kişi arasında dijital güveni sağlayabilmeyi sağlayan, bunu yaparken aynı zamanda diğer herkesin de bu iki kişi arasındaki güveni onaylamasını sağlayan bir teknolojik atılımdır. Bu güven, halihazırda internete bağlanırken veya kredi kartınızla alışveriş yaparken sizi koruyan kriptografik (şifrebilimsel) yöntemler üzerine inşa edilir.

Ancak blokzincir teknolojisinde, sıradan kriptografik uygulamalara ek olarak, Dünya’nın dört bir yanına dağıtılmış bilgisayarlarda depolanan ve blokzincirin özgünlüğünü takip ettiği şey her neyse (bu bir kriptopara olabilir veya bu yazımızın konusu olacak şekilde, dijital sanat eserleri de olabilir), onun o anki sahibini ve o anki sahibine ulaşana kadar kat ettiği bütün yolları takip eden “muhasebe/kayıt defterleri” (İng: “ledger”) vardır. Bu defterler tek bir merkezde toplanmadığı için, hiçbir tekil art niyetli kişi bu defterleri kendi kötü emelleri doğrultusunda değiştiremez.

Tüm defterlerde, ilgili blokzincirin başlangıcındaki bloktan günümüze kadar olan bütün blokların bilgisi yer alır. Yani Apple firmasının bütün alım-satımlarına dair verilerin, sadece Apple’ın muhasebe departmanında değil, Çin’deki, Türkiye’deki, Brezilya’daki, Kanada’daki, Somali’deki bilgisayar kullanıcılarının her birinde bulunduğunu ve Apple’ın sadece kendi muhasebe departmanına değil, tüm bu dağıtık ve emelleri birbiriyle çatışan kullanıcıların ortak görüşüne güvendiğini düşünün.

Elbette, bu örnekte “Bu saydığın kişiler birleşip Apple’ın muhasebesini alt üst edebilir!” diye düşünebilirsiniz. Ancak bu şekilde 3-5 değil, on binlerce ve hatta yüz binlerce taraf olduğunu hayal edin. Bunların hepsinin belirli bir davranışı sergilemesini (mesela bir yerde buluşmasını) sağlamak bile pratikte imkânsızdır; kaldı ki emellerini ortak bir hedefe odaklayabilsinler ve eş zamanlı olarak hareket edebilsinler… Dahası, çözülmesi zor kriptografik problemler sayesinde, tek bir tarafın blokzinciri sistematik bir şekilde manipüle etmesi de tamamen engellenmektedir.

Üstelik 2010 yılından beri blokzincir teknolojisi üzerinde birçok geliştirme yapılmıştır; burada anlattığımız temel “işlem kanıtı” (İng: “proof of work”, yani zor bir kriptografik problemi çözmeyi başarmanın taraflar arasındaki objektif güvenin temelini oluşturması) mantığının ötesinde birçok sistem geliştirilmiştir. Bunların detayları oldukça karmaşık olduğu için, burada girmiyoruz; ancak temelde, kredi kartlarınızı ve telefonlarınızı koruyan kriptografik algoritmaların, duygusal bir güven yerine objektif bir güven oluşturmakta kullanıldığını düşünebilirsiniz.

Dijital Güven, Dijital Devrime Yol Açar mı?

İşte bir arada bulunmayan ve çıkarları çatışan kişiler arasında, dijital ortamda objektif bir güven yaratabilmeyi başarabilirseniz, her türlü işlemi dijitalleştirmeniz mümkün olabilir. Zaten kriptoparaların fiziksel paranın yerini alma ihtimali buradan gelmektedir. Herkes kriptoparaların işlevsel olup olamayacağını tartışırken, insanlar çoktan bu paralarla alışveriş yapmaya başladı bile: Birçok banka, çeşitli kriptoparaların altyapısını kullanarak kontrat imzalıyor veya para transferi yapıyor. Firmalar, sözleşmelerini blokzincir üzerinden imzalamaya başladılar bile! Birçok büyük firma, ürünlerini kriptoparalarla satıyor.

Dikkat ederseniz, bunların her birinde, tarafların birbirine güvenmesi gerekiyor: “Ben paramı vereceğim, karşı taraf da ürününü verecek.” Mesela Facebook üzerinden satış yaparken karşılaştığınız gerilimi düşünün: “Ben mi parayı önce göndereceğim, satıcı mı ürünü önce kargolayacak? Aynı anda mı yapacağız? Ya kargoluyormuş gibi fotoğraf çekerse de ürünü göndermezse ve paramı alıp kaçarsa?”

Ancak GittiGidiyor veya Sahibinden gibi bir aracı araya girince bu alışverişe güveniyorsunuz, çünkü biliyorsunuz ki o üçüncü parti firma, alıcıdan parayı kesinlikle alacak, kendi elinde tutacak, siz güvenle ürünü göndereceksiniz ve ürün alıcıya ulaştığında, üçüncü parti firma size ödemenizi yapacak. Çünkü burada üçüncü partiyi dürüstlüğe motive eden şey, bu alım-satımdan alacağı %10, %20, %30, %50 gibi kesintiler ve eğer hata yapacak olursa, müşterilerin o site üzerinden alışveriş yapmayı bırakacağı endişesi.

Ama ya bu aracı firmalar kötücül bir gayeye bürünürse? Veya %30 gibi abartılı masrafları ödemek istemiyorsanız ne olacak?

İşte blokzincir teknolojisi, hem gerilmenize engel olup hem de güven ortamını sağlayabilecek bir teknoloji. Kriptopara uygulaması da, NFT uygulaması da bu teknolojik güvene dayanıyor.

Bu, kusursuz olduğu anlamına elbette gelmiyor; ancak makul bir şekilde, taraflar arasında her türlü alışverişi mümkün kılıyor: Bu alışveriş, “para” (daha doğrusu “kriptopara”) da olabilir, bir yazarın bir kitabeviyle yapacağı telif sözleşmesi de… İşte NFT’ler de, bu güven ortamından faydalanarak, dijital ürünlerin orijinalliğini (İng: “authenticity”) garanti ediyor. Bu sayede, ona değer veren bir kişiye ilk tweet’i de alıp satabiliyorsunuz, bu yazımızı da…

“Gayrı-Misli Jetonlar” Kalıbındaki “Jeton” Ne Anlama Geliyor?

Yukarıda da dediğimiz gibi, blokzincirin detaylarına girersek, tek bir yazıda çıkmamız imkânsız olur; bu nedenle “jeton” sözcüğünün de çok fazla detaya girmeksizin anlatmak biraz zor. Ancak açıkta kalmaması adına, bazı temel bilgileri verebiliriz.

Aslında blokzincir üzerine inşa edilen ve kriptopara adını verdiğimiz kavram, alternatif sikkeler (İng: “altcoins”) ve kripto jetonlar (İng: “crypto tokens”) olarak bilinen kavramları kapsayan, şemsiye bir terimdir. Kriptopara denince akla gelen ilk isim Bitcoin’dir ve gerçekten de Bitcoin, bu yazının yazıldığı gün itibariyle yeryüzünde var olan en popüler kriptoparadır. Alternatif sikkeler, Bitcoin’in muazzam başarısı ispatlandıktan sonra ortaya çıkan Bitcoin-alternatifleridir. Bunların bir kısmı Bitcoin’den farklı amaçlarla yola çıkmıştır, bir kısmı Bitcoin’in eksiklerini gidermeyi hedeflemektedir, bir kısmı Bitcoin’den fazlasını yapabilmektedir; ancak en nihayetinde Litecoin, Bitcoin Cash veya Dogecoin gibi alternatif sikkeler (veya “altcoin”ler), Bitcoin-olmayan kriptoparalardır.

Kripto jetonlar ise, blokzincir üzerinden işleme konulan yeni kriptoparaların piyasaya arz edilmesi (İng: “Initial Coin Offering” ya da kısaca “ICO”) sırasında üretilen, misli olan, yani değiştirilebilir olan dijital jetonlardır. Kripto jetonların kendilerine ait blokzincirleri yoktur; daha ziyade, belli bir blokzincirdeki işlemler sırasında üretilip tüketilirler ve o blokzincirde oluşan belli bir mal varlığına veya değere refere ederek değerlerini korurlar

Ve evet, bu noktada aklınıza takılabilir: Birçok kriptoparanın kendisine has, diğerlerinden bağımsız blokzincir ağları vardır; ama kimi dijital ürünler, başka kriptoparaların blokzincirlerini de kullanabilir. Örneğin Bitcoin ve Ethereum gibi kriptoparaların bağımsız blokzincirleri bulunmaktadır; fakat Basic Attention Coin (BAT) gibi bazı diğer dijital paraların kendine has blokzincirleri yoktur ve Ethereum blokzincirini kullanmaktadır.

İşte bu şekilde başka blokzincirlere dayalı olarak üretilen dijital jetonlar, çoğu zaman kitle fonlama amacıyla, yani maddi bir değer yaratmak için kullanılırlar; ancak kimi zaman başka ürünler alıp satmak için de kullanılabilirler.

Bunu, kredi kartlarının “mil puanı” gibi ödüllerine benzetebilirsiniz. Kripto jetonlar, farklı firmalar arasında alışveriş yapmayı mümkün kılan özel bir teknolojidir: Örneğin bir firma, onlardan alışveriş yaptığınız miktar kadar size kripto jeton tanımlayabilir. Sonrasında bu jetonları bir diğer firmada ücretsiz video izlemekte kullanabilirsiniz. Bir diğer firma, belli bir jeton karşılığı size Bitcoin verebilir. Yani jetonlar, para olmayan ama para değeri varmış gibi kullanabileceğiniz araçlardır.

İşte NFT’lerde olan da, bu jetonları kullanarak, çeşitli dijital ürünlere değer biçmektir. O dijital ürünün kendisi para değildir; ancak belli bir maddi karşılığa sahiptir ve bu, kriptoparalarla benzer bir mantıkla çalışan kripto jetonlar üzerinden belirlenir ve el değiştirir.

NFT ile İlgili Sık Sorulan Sorular

Eğer blokzincir teknolojisinin, özünde dağıtık (tek bir merkezden yönetilmeyen) bir güven sağlama aracı olduğunu anladıysak, NFT ile ilgili sık sorulan sorulara kısa kısa yanıtlar da verelim ve böylece aklınızdaki soru işaretlerini olabildiğince giderelim. Bunların bir kısmını yukarıda izah ettik; ancak yine de kısa kısa cevaplamak bilgiye erişimi kolaylaştırabilir diye tekrar yanıtlandıracağız.

NFT Tam Olarak Nedir?

NFT, Türkçe karşılığı “Gayrı-misli jeton” olan, İngilizcede “Non-Fungible Token” olarak bilinen bir dijital teknolojidir. “Gayrı-misli”, büyük oranda eşsiz olan ve yerine yenisi konulamayacak olan ürünlere verilen bir isimdir. Örneğin 1 kilo şeker misli bir üründür; çünkü bakkala gidip, yerine 1 kilo şeker koyabilirsiniz. 1 adet Bitcoin de misli bir üründür, bir diğer kişiden 1 Bitcoin alarak elinizdekini değiştirebilirsiniz. Ama 1 veya sadece birkaç adet üretilen özel bir futbolcu kartı “gayrı-misli” olacaktır; çünkü onu kaybederseniz, yerine yenisini bulmanız çok zordur. İşte NFT olarak satılan dijital ürünler de böyledir: Twitter’ın kurucusu tarafından atılan ilk tweet’in bir benzeri yoktur; ne yaparsanız yapın, o tweet’in aynısından üretemezsiniz. Eğer bu birileri için “değerli” bir nesneyse, NFT olarak alınıp satılabilir.

NFT Nasıl Çalışır?

NFT teknolojisi aslında bir çeşit kriptopara olan Ethereum blokzinciri üzerinde çalışmaktadır; yani kendisine özgü bir blokzincire sahip değildir. Ethereum, Bitcoin gibi bir kriptoparadır; ancak yapısı gereği, kontratlar veya NFT’ler gibi belge ve dokümanları da eşsiz olarak imzalamayı mümkün kılmaktadır. Teknik olarak diğer kriptoparalar üzerinden de NFT alım satımı yapılabilir ve bazı blokzincirlere bu özellik gelmeye başladı bile.

Şu Anda Ne Tür NFT’ler Alınıp Satılıyor?

Aslında dijital olan her şey; çizimler, müzik dosyaları, animasyonlar, efektler ve aklınıza gelebilecek diğer her şey NFT olarak alınıp satılabilir. Ancak şu anda bunlar arasından en popüler olanı, dijital sanat olarak bilinen kategori altındaki çizimler ve tasarımlar. Yani teknik olarak çok beğendiğiniz bir tweet’inizi veya YouTube videonuzu veya makalenizi de satışa çıkarabilirsiniz; ancak bu, satılacağı anlamına gelmiyor elbette.

NFT’ler Gerçekten Değerli mi?

Neye değer verdiğinize bağlı. Eğer dijital dünya sizin için değerli ise, dijital dünyada satılan NFT’ler, yani örneğin dijital sanat eserleri veya dijital teknolojilerle özdeşleşmiş ikonik dosya ve dokümanlar da değerli demektir. Ancak bunlar sizin için değersizse, NFT’ler de muhtemelen sizin değer algınızla bağdaşmıyor demektir. Bu birazcık “sanattan anlamaya” benziyor. Sanat eserlerine sahip olmaya değer verenler için bir tablo milyonlarca dolar değerinde olabilir; ancak bir diğer kişi için bu ürünün değeri 1 dolar bile etmeyebilir. Aynı şey, bilgisayar oyunlarında aldığınız “skin”ler veya “item”lar için de geçerli: Babanıza sorsanız bunlar beş para etmezdir; ancak arkadaşlarınız arasında bunlar paha biçilemez olabilirler.

Dijital Ürünler Kolayca Kopyalanabilir; Neden Değerli Olsunlar ki?

Bu, Mona Lisa’nın fotoğrafını çekmeye benziyor. Evet, Louvre Müzesi’ne gidip Mona Lisa’nın fotoğrafını çekebilirsiniz veya Google’dan hemen indirebilirsiniz; ancak bu fotoğrafı veya kopyayı milyonlarca dolara satamazsınız. Mona Lisa tablosu ile sizin Mona Lisa tablosuna ait fotoğrafınız arasındaki fark nedir? Bir üstteki soruda işlediğimiz “değer algısı”. Mona Lisa tablosuna değer veririz; ancak Mona Lisa tablosunun fotoğrafına değer vermeyiz. Birinin Gucci bir çantaya nasıl olup da binlerce dolar verdiğini de anlamlandıramıyor olabilirsiniz; ancak modern ekonomi ve piyasa sizin (veya bizim) duygu ve düşüncelerimize göre çalışmıyor. Eğer dijital bir ürünün eşsizliği garanti edilebilirse, o dijital ürünler kulağa ne kadar saçma gelirse gelsin, birileri tarafından “değer”e dönüştürülebilir (veya var olduğuna inanılan “değer”leri realize edilebilir).

Bu arada bir başkasının malını ondan izinsiz kopyalamanız, tespit edilmesi hâlinde telif hakkı ihlâline girerek eser sahibinin veya NFT sahibinin sizi dava etmesiyle sonuçlanabilir. Bunun sonucunda, yasal yargı alanınıza bağlı olarak para ve/veya hapis cezası alabilirsiniz. Bu hukuki riski almanızı önermeyiz.

Bir Tweet’in Orijinalliğini Nasıl Garanti Edebilirsiniz ki?

Blockchain teknolojisi ile. Blokzincir teknolojisi, dijital ortamdaki işlemlerin özgünlüğünü garanti etmeyi sağlayan kriptografik ve bilgisayar bilimsel bir teknoloji. Yukarıda teknik detaylarına çok yüzeysel olarak girmiştik; burada tekrar etmeyeceğiz. Ancak blokzincir sayesinde “tarihte atılmış ilk tweet’e sahip olduğunu iddia eden” birinin, o dijital ürüne gerçekten de sahip olduğunu objektif olarak doğrulayabildiğimizi kabul ederseniz, bir tweet’in veya herhangi bir dijital ürünün gerçekten o anda kim tarafından satın alınmış olduğunu bilebileceğimizi görebilirsiniz. Bu durumda NFT’lerin bir anda ne kadar büyük değerler yaratabileceğini de fark edebilirsiniz.

Bir Sanatçı Olarak NFT’lerden Nasıl Faydalanabilirim?

Eğer dijital bir sanatçıysanız, bir ürünü satmanın ne kadar zor olduğunu bilirsiniz. Satış yapamadıkça, sanatınızı icra etmeniz de modern şartlar altında imkansız hale gelir (eğer halihazırda maddi durumunuz iyi değilse). NFT teknolojisi, size yepyeni ve eşsiz bir pazar oluşturmaktadır. Tasarımlarınız yeterince ilgi görürse, belki de tarihte hiç olmadığı kadar yüksek miktarlara satılabilir ve bu sayede sizin daha da iyisini başarmanız mümkün olabilir. Ayrıca tıpkı diğer ürünlerde olduğu gibi, NFT’lerde de her el değiştirmede size bir telif payı düşmektedir. Bu sayede eseriniz sonradan değer kazanacak olursa, bundan siz de faydalanabileceksiniz.

Bir Sanatsever Olarak NFT’lerden Nasıl Faydalanabilirim?

NFT’ler, eserlerini beğendiğiniz sanatçı ve yazarları desteklemenin yepyeni ve çok yaratıcı bir yoludur. Örneğin Teknokodi gibi eser sahiplerini veya dijital sanat tasarımcılarını destekleyerek, onların işlerini daha da iyi yapmasını sağlayabilirsiniz. Tabii ki bir Teknokodi makalesinin orijinal kopyasına sahip olmanın eşsiz gururunu yaşamak da cabası… Ayrıca bir NFT’ye sahip olmak, size temel kullanım hakları da kazandırır; örneğin onu profilinizde sergileyebilirsiniz, o orijinal kopyayı etrafınızla paylaşabilirsiniz. Tıpkı bir sanat eserine sahip olduğunuzda yapabileceğiniz gibi!

Bir Koleksiyoncu Olarak NFT’lerden Nasıl Faydalanabilirim?

Öte yandan bir koleksiyoncuysanız, NFT’leri bir spekülatif malvarlığı olarak görebilirsiniz. Burada ümit, şimdi 3’e alacağınız bir eserin bir süre sonra 30’a satılabilecek olmasıdır. Bu konuda, NFT’lerin diğer spekülatif ürünlerden pek bir farkı olduğunu söyleyemeyiz. Doğru NFT’leri seçen koleksiyoncular, doğru sanat eserlerini seçen koleksiyoncular gibi, bu işte daha başarılı olacaktır. Ancak çoğu koleksiyoncu bu süreçte başarısız olacak ve elenecektir.

Ya Eser Sahibi Aynı Üründen Birkaç Tane Daha Satarsa?

Bu her zaman mümkün ve dijital ürünlerde, fiziksel ürünlerdekine göre biraz daha kolay. Sonuçta da Vinci, bir Mona Lisa daha çizebilir miydi bilinmez; ancak Grimes gibi bir şarkıcı, NFT olarak sattığı bir şarkısının birebir aynı kopyasını tekrar NFT olarak satabilir. Bu, elbette sanatçının bileceği bir şeydir ve sizi hayal kırıklığına uğratabilir. Ancak bu potansiyel hayal kırıklığı, o sanatçının müşteri kitlesini de doğrudan belirleyecektir; dolayısıyla burada NFT’leri tekil olarak üretip satma konusunda üreticiler üzerinde de bir baskı bulunmaktadır.

Ama her NFT tek kopyaya sahip değildir; tıpkı Porsche 916 örneğimizde olduğu gibi. Ancak Dünya’da 11 tane olan bir ürün de, muhtemelen 1 tane olan bir ürün ile benzer değerde olacaktır. Eser sahiplerinden beklenen, bunu baştan belirlemeleri ve değiştirmemeleridir; dolayısıyla alıcılar da bu bilgi ışığında satın alım işlemi verebilirler. Ancak satıcıları daha fazla sayıda kopya üretmek konusunda kısıtlandıran bir şey yok; çünkü NFT’yi satın almak, telif hakkını satın aldığınız anlamına gelmiyor.

NFT’nin Pratik Kullanımları Var mı?

Evet. Örneğin bilgisayar oyunu örneğimizi hatırlayın. O örneği boşuna vermedik; daha şimdiden bazı oyunları, oyundaki ürünleri NFT olarak satmaya başladılar bile! Hatta NFT yoluyla dijital araziler satan firmalar bile var. Bunları satın alarak, tüm oyun evreninde 1 adet olan bir ürüne sahip olabilirsiniz ve bununla arkadaşlarınıza hava atabilirsiniz. Bu ne kadar “pratik” bir kullanımdır bilinmez; ancak oyun sektörünün sadece ABD’de 60.4 milyar dolarlık bir sektör olduğunu hatırlamakta fayda var.

Kriptoparalar ve NFT’ler Küresel Isınmayı Körüklüyor mu?

Bir ihtimal. Blokzincir teknolojisi, sözünü ettiğimiz dijital güveni sağlamak için muazzam enerji tüketimlerine ihtiyaç duyuyorlar. Şu anda bu sorunları çözmeye çalışan kişi ve kurumlar var; ancak kriptoparalar bol miktarda sera gazı salıyorlar. Ancak bu etkinin tam olarak ne boyutta olduğu ve gelecekte neye dönüşeceği tam olarak bilinmiyor; araştırmalar birazcık karışık sonuçlar veriyor.

500 Yıl Sonra Dijital Sanat Kalacak mı?

Bilmek zor; ancak muhtemelen olacak, evet. Eğer türümüz 500 yıl sonra var olmayı sürdürebilirse; dijital teknolojilerin çok daha gelişmiş formlarının da var olacağını düşünebiliriz. Mona Lisa’ya değer vermemiz gibi, şu anki bir tweet’e değer verilmesi çok olası; ancak bunu garanti edemeyiz. Üstelik bit çürümesi denen bir olgu dolayısıyla dijital dosyaların görüntü kalitesi zamanla aşınıyor, dosya formatları zaman içinde değişip bozulabiliyor, internet siteleri çökerek veri kaybına uğrayabiliyor. Tüm bunlar, şu anda sahip olunan dijital dosyaları 500 yıl sonra erişilemez kılabilir; ancak oralarda bir yerlerde henüz keşfedilmemiş da Vinci tabloları bile olabileceğini düşünürseniz, bunun özgün bir sorun olmadığını anlayabilirsiniz.

Sonuç

Sonuç olarak, NFT’ler çok yeni bir teknoloji ve tam anlamıyla olgunlaşmak için önünde daha yıllar var. Bu süreçte bu teknoloji tamamen yok olabilir, şekil değiştirebilir veya hayatımızın vazgeçilmez parçaları haline gelebilirler. Bu ihtimallerden hangisinin gerçekleşeceğini, kültürel evrim (ve spesifik olarak memetik evrim) belirleyecek. İnsanlar ve teknolojileri, tıpkı NFT’ler veya kriptoparalar gibi merkeziyetsiz (dağıtık) bir şekilde evrimleştikçe, NFT gibi teknolojilerin kültürümüzün neresinde ve nasıl yer alacağı da zamanla belirlenecek. Bize şu etapta düşen, onları olabildiğince iyi anlamak ve anlatmak. Umuyoruz başarılı olabilmişizdir.

Kaynaklar

Youtube kanalımızdan bizleri takip edebilirsiniz.

TEKNOKODİ

İlgili Yazılar